قصه سفید برفی و هفت کوتوله Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler
25 اردیبهشت 1402 1403-09-02 23:21قصه سفید برفی و هفت کوتوله Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler
قصه سفید برفی و هفت کوتوله Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler Masalı
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde uzaklarda bir ülke varmış. Mevsimlerden kışmış ve her yer karla kaplıymış. Kraliçe, sarayının pencerelerinden birinin arkasında bir yandan nakış işliyor, diğer yandan da hayal kuruyormuş… derken, birden parmağına iğne batmış ve gergefin üstüne üç damla kan akmış. Kraliçe hayallere dalmış ve kan damlalarına bakınca, ‘’Çocuğum kız olursa teni kar gibi ak, yanakları elma gibi al, saçları da kömür gibi kapkara olsun!’’ diye geçirmiş içinden. Bu olaydan kısa bir süre sonra bir kız çocuğu getirmiş dünyaya. Kızı tipki içinden geçirdiği gibi bir kızmış. Kar gibi beyaz bir teni, elma gibi kırmızı yanakları, kömür gibi de simsiyah saçları varmış. Ona Pamuk Prenses adını vermişler.
یکی بود یکی نبود. روزی روزگاری در دوردست ها کشوری بود. زمستان بود و همه جا پر از برف بود. ملکه پشت یکی از پنجره های قصرش همزمان مشغول گلدوزی بود و خیال پردازی میکرد که ناگهان سوزنی به انگشتش فرو رفت و سه قطره خون روی قابش چکه کرد. ملکه در خیال وقتی به قطرات خون نگاه می کرد، با خود گفت: “اگر فرزند من دختر شد، پوستش مثل برف سفید، گونه هایش مانند سیب قرمز و موهایش به سیاهی زغال سنگ شود!” مدت کوتاهی پس از این اتفاق، او یک دختر به دنیا آورد. دخترش هم همانگونه که فکر می کرد بود. او پوستی به سفیدی برف، گونههایی به قرمزی سیب و موهایی به سیاهی زغال داشت. اسمش را سفید برفی گذاشتند.
Na yazık ki kraliçe doğumdan bir kaç saat sonra ölmüş. Kral günün birinde yeniden evlenmiş. Yeni kraliçe çok güzel bir kadınmış. Güzelliğine güzelmiş ama bir o kadar da kibirliymiş. Kendisinden daha güzel birinin olabileceği düşüncesine bile tahammül edemezmiş. Odasında sihirli bir aynası varmış. Her gün o aynanın karşısına geçer saatlerce kendisini seyreder ve sonunda, ‘’Ayna ayna söyle bana, en güzel kim bu dünyada!’’ diye sorarmış. Ayna da hemen ‘’Sizsiniz kraliçem!’’ dermiş. Fakat Pamuk Prenses 14 yaşına geldiğinde bir gün ayna şöyle demiş: Güzelsiniz kraliçem güzel olmasına ama Pamuk Prenses sizden daha güzel.
متأسفانه ملکه چند ساعت پس از زایمان فوت کرد. پادشاه یک روز دوباره ازدواج کرد. ملکه جدید زن بسیار زیبایی بود. او واقعا زیبا بود، اما به همان اندازه هم بسیار مغرور بود. او حتی نمی توانست این فکر را تحمل کند که ممکن است کسی زیباتر از او وجود داشته باشد. او یک آینه جادویی در اتاقش داشت. هر روز جلوی آینه می رفت و ساعت ها خودش را تماشا می کرد و در آخر می پرسید آینه آینه بگو به من زیباترین دنیا کیست؟ آینه بلافاصله می گفت: شما هستید، ملکه من! اما وقتی سفید برفی 14 ساله شد، یک روز آینه اینگونه گفت: “شما زیبا هستید ملکه من، اما سفید برفی از شما زیباتر است.”
Kraliçe bunu duyunca çok kızmış. Öfkesinden ne uyku girmiş gözüne ne de bir lokma yemek yiyebilmiş. Hemen sarayın avcasını çağırmış yanına. ‘’Pamuk Prenses’i ormana götür, orada öldür. Öldürdüğüne kanıt olarak da kalbi ile ciğerini sök bana getir.’’ demiş. Avcı ne diyeceğini bilememiş. Pamuk Prensesi öldürmek ona pek akıllıca gelmemiş. ‘’Böyle bir şeyi nasıl yapabilirim ki!’’ diye düşünmüş durmuş. Ama kıraliçenin emrini de yerine getirmek zorundaymış. Pamuk Prensesi ormana götürmüş, bıçağını çekmiş, fakat Pamuk Prensesin ağladığını görünce onu öldürmeye kıyamamış. Pamuk Prenses ağaçların arasına dalıp gözden kaybolurken, avcı bir hayvan avlamış. Kalbi ile ciğerini söküp kraliçeye götürmüş. Böylece yalanı ortaya çıkmayacakmış.
وقتی ملکه این را شنید، بسیار عصبانی شد. از عصبانیت نه می توانست بخوابد و نه لقمه ای بخورد. بلافاصله شکارچی قصر را نزد خود فرا خواند. “سفید برفی را به جنگل ببر، او را در آنجا بکش. به عنوان دلیلی که او را کشته ای، قلب و جگرش را دربیار و نزد من بیاور». شکارچی نمی دانست چه بگوید. کشتن سفید برفی برای او چندان عاقلانه به نظر نمی رسید. او با خود فکر کرد: “چگونه می توانم چنین کاری انجام دهم!” اما او نیز مجبور بود دستور ملکه را اجرا کند. او سفید برفی را به جنگل برد، چاقوی خود را کشید، اما وقتی سفید برفی را در حال گریه دید، از دلش نیامد او را بکشد. در حالی که سفید برفی در لابلای درختان ناپدید می شد، شکارچی حیوانی را شکار کرد. قلب و جگرش را درآورد و نزد ملکه برد. بدین شکل دروغش برملا نمی شد.
Akşam olup hava kararınca dağların ardından küçük bir eve gelmiş. Kapısını çalmış, açan olmamış. Cesaretini toplayıp içeri girmiş. İçeride üzeri yenmeye hazır yiyeceklerle dolu yedi küçük tabağın bulunduğu yedi küçük sandalye ile uzun bir masa varmış. Duvarın dibinde de yedi yatak diziliymiş. Beklemiş, beklemiş ama kimsecikler gelmemiş. Çok aç ve çok yorgun olduğu için daha fazla bekleyememiş ve her tabaktan bir kaşık yemek almış, yedi yataktan yedincisine yatıp uykuya dalmış. Biraz sonra evin sahipleri eve dönmüşler. Dağların derinliklerinde bulunan bir gümüş madeninde çalışan yedi cücelermiş bunlar. Pamuk prensesi görünce, ‘’Ne kadar güzel bir kız!’’ demişler.
عصر که هوا تاریک شد به خانه کوچکی در پشت کوه رسید. در خانه را زد، اما کسی در را باز نکرد. جراتش را جمع کرد و وارد شد. داخل یک میز دراز با هفت صندلی کوچک و هفت بشقاب کوچک پر از غذای آماده خوردن بود. پای دیوار هفت تخت بود. منتظر ماند و منتظر ماند، اما کسی نیامد. چون خیلی گرسنه بود و خیلی خسته بود، دیگر نمی توانست صبر کند و از هر بشقاب یک قاشق غذا برداشت و روی هفتمین تخت از هفت تخت دراز کشید و خوابش برد. پس از مدتی صاحبان خانه به خانه بازگشتند. آنها هفت کوتوله بودند که در معدن نقره در اعماق کوه کار می کردند. وقتی سفید برفی را دیدند گفتند: چه دختر زیبایی!
Sabah olup uyandığında Pamuk Prenses cüceleri görünce önce çok korkmuş. Ama kısa bir süre sonra onlardan bir kötülük gelmeyeceğini, onların çok iyi insanlar olduklarını anlamış. Yedi cüceler Pamuk Prensesten, evlerini çekıp çevirmesini istemişler. O da hemen kabul etmiş. ‘’Hoşçakal!’’ demişler yedi cüceler işe giderken. Pamuk Prensesi çok sevdiği için de, ona ‘’Kapıyı kimseye açma! Eğer üvey annen burada olduğunu öğrenirse seni tekrar öldürmeye kalkar sonra!’’ demişler.
صبح که از خواب بیدار شد، سفید برفی کوتوله ها را دید و در ابتدا ترسید. اما او بعد از مدتی متوجه شد که هیچ چیز بدی از آنها به او نخواهد رسید، فهمید آنها افراد بسیار خوبی هستند. هفت کوتوله از سفید برفی خواستند تا خانه آنها را بچرخاند. او بلافاصله پذیرفت. هفت کوتوله حین رفتن به محل کار گفتند: “خداحافظ!” از آنجایی که سفید برفی را خیلی دوست داشتند، به او گفتند: «در را به روی کسی باز نکن! اگر نامادریت بفهمد تو اینجا هستی، دوباره سعی می کند تو را بکشد!»
Kıraliçe bir gün aynasının karşısına geçmiş ve ‘’Ayna ayna güzel ayna, var mı benden daha güzeli buralarda?’’ diye sormuş. ‘’Güzelsin kıraliçem. Buraların en güzeli sensin. Ama ne var ki yüksek dağların ardında, cücelerin küçük şirin evindeki Pamuk Prenses dünyalar güzeli!’’ demiş. Kıraliçe o kadar sinirlenmiş ki ne yapacağını şaşırmış. Hemen bir sepet dolusu kırmızı elmayı almış ve Pamuk Prensesin bulunduğu eve gelmiş. Pamuk Prensesin kapısını çalıp ona kırmızı elmalardan ikram etmiş. Bu kırmızı ve zehirli elma, Pamuk Prensesin boğazına takılmış kalmış ve Pamuk Prenses oraca yığılıp kalmış. Kıraliçe koşa koşa saraya gitmiş. Ertesi gün aynaya kimin en güzel olduğunu sorduğunda ayna ‘’Sizsiniz kraliçem.’’ deyince dünyalar onun olmuş. Cüceler kulübeye geldiklerinde Pamuk Prensesin yerde yatan halini görmüşler ve hiçbiri onu uyandıramamış.
یک روز ملکه جلوی آینه خود ایستاد و پرسید: آینه، آینه، آینه زیبا، آیا اینجا زیباتر از من هست؟ “شما زیبا هستید، ملکه من. شما اینجا زیباترین هستید اما، پشت کوه های بلند، سفید برفی که در خانه کوچک شیرین کوتوله ها است در دنیا زیباترین است!» ملکه آنقدر عصبانی شد که نمی دانست چه کند. بلافاصله یک سبدی از سیب های قرمز برداشته و به خانه ای که سفید برفی در آن بود، آمد. او درب خانه سفید برفی را زد و از سیب های قرمز به او تعارف کرد. این سیب قرمز و سمی در گلوی سفید برفی گیر کرد و سفید برفی در آنجا بر زمین افتاد. ملکه دوان دوان به سمت قصر رفت. روز بعد وقتی از آینه پرسید زیباترین کیست، آینه گفت شما هستید ملکه من، دنیا مال او شد. وقتی کوتوله ها به کلبه آمدند، سفید برفی را دیدند که روی زمین افتاده است و هیچ یک از آنها نتوانست او را بیدار کنند.
Bir kaç gün geçmiş. Başında ağlayıp durmuşlar. Onu gömmeye kıyamamışlar ve camdan bir tabutun içine koymuşlar. Tabutu da yüksek bir tepenin en tepesine yerleştirmişler. Günlerden bir gün cüceleri ziyarete gelen bir prens, oradan geçerken camdan tabutun içinde Pamuk Prensesi görmüş ve hemen ona aşık olmuş. ‘’Onu sarayıma götürmeme izin verin.’’ diye yalvarmış prens. Yedi cüceler ona acımışlar ve izin vermişler. Prensin uşakları tabutu kaldırırken, Pamuk Prensesin boğazına takılmış olan zehirli elma parçası, pat diye düşmüş ağzından! Pamuk Prenses birden gözlerini açmış. Pamuk Prenses ve prens kırk gün kırk gece düğün yapmışlar. O günden sonra kötü kalplı kraliçeden uzak bir ülkede yaşamışlar. Yedi cüceler Pamuk Prenses’i özledikleri zaman, onu ziyarete gitmişler ve Pamuk Prenses sonsuza kadar mutlu yaşamış.
چند روزی گذشت. بالای سرش گریه کردند. دلشان طاقت دفن او را نداشت و او را دریک تابوت شیشه ای گذاشتند. تابوت را بالای تپه بلندی گذاشتند. یک روز شاهزاده ای که برای دیدار کوتوله ها آمده بود، سفید برفی را در تابوت شیشه ای در حال عبور دید و بلافاصله عاشق او شد. شاهزاده التماس کرد: اجازه دهید او را به قصر خود ببرم. هفت کوتوله به او رحم کردند و به او اجازه دادند. در حالی که خدمتکاران شاهزاده در حال بلند کردن تابوت بودند، تکه سیب سمی که در گلوی سفید برفی گیر کرده بود از دهانش افتاد! سفید برفی ناگهان چشمانش را باز کرد. سفید برفی و شاهزاده چهل روز و چهل شب عروسی گرفتند. از آن روز به بعد، آنها در سرزمینی به دور از ملکه بدجنس زندگی کردند. وقتی هفت کوتوله دلتنگ سفید برفی می شدند، به دیدار او می رفتند و سفید برفی تا آخر عمر با خوشی زندگی کرد…
پست های مرتبط
خبرهای جالب دنیا (شماره 12) Dünyadan İlginç Haberler
26 اردیبهشت 1404
337 بازدید
خبرهای جالب دنیا (شماره 11) Dünyadan İlginç Haberler
18 اردیبهشت 1404
342 بازدید
خبرهای جالب دنیا (شماره 10) Dünyadan İlginç Haberler
18 اردیبهشت 1404
341 بازدید
پادکست قصه زیبای خفته Uyuyan Güzel
6 دی 1403
537 بازدید
پادکست ترکی استانبولی اصطلاحات (شماره 9) Deyimler
6 دی 1403
361 بازدید